Sosyal Medya

Güncel

28 Şubat’ı kim yaptıysa, 15 Temmuz’u da o yaptı!..



Ardan Zentürk - Star

Önce, bir anıyı paylaÅŸma zamanı geldi. 2000 yılı yazı, yer Altınoluk, merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın yazlık evi. Masanın etrafındaki dört kiÅŸiden ikisi, Allah rahmet eylesin, Erbakan ve yokluÄŸunu her geçen gün biraz daha derinden hissettiÄŸim dostum Aytunç Altındal vefat ettiler. Ä°ki kiÅŸi kaldık. Emin Åžirin ve ben. Bu nedenle, tarihin bir yerine iliÅŸtirilmesi zamanı geldi.

Aytunç Altındal, Erbakan’ın her zaman güvendiÄŸi bir karakter, belli ki Emin Åžirin güvenilir bir yol arkadaşı, masadaki yerimin sebebini ise tahmin edebiliyorum: Bir iÅŸadamının siyasetçileri kapsayan yolsuzluk itiraflarını içeren kasetini yayınlayarak “bin yıl sürecek” denilen 28 Åžubat’ın kurdurduÄŸu ANASOL-D hükümetinin yıkılmasına yol açmış gazeteciyim.

Erbakan besmeleyle açtığı toplantıda soruyu doÄŸrudan soruyor: Bu felaket (28 Åžubat) bu milletin başına neden geldi?

Altındal’ın cevabı da o kadar net: Ã‡Ã¼nkü sistem sizden korkuyor!..

Bu net yaklaşım, konuya doÄŸrudan girmemizi saÄŸlıyor. Erbakan, bugün de FETÖ toplantılarında gördüğümüz bir ismin, dönemin ABD DışiÅŸleri Bakanlığı yetkilisi Alan Makovsky’nin REFAHYOL hükümeti ile ilgili raporlamaları sonrasında 28 Åžubat sürecinin baÅŸladığını, Türkiye için çalışan bir kadronun uluslararası bir ÅŸebekenin kurbanı olduÄŸunu ifade ediyor.

Haklı: Başında olduğu parti kapatıldığında son seçimde (1995) yüzde 22 oy almış, en büyük parti olmuş, demokrasi, zaten onun tartışmasız başbakan olmasını öngörüyor... Normal koşullarda...

Kendisine, ABD’deki neo-con cunta ile Ä°srail’in iÅŸbirliÄŸinin, ABD’nin OrtadoÄŸu politikasını yalnız, “Ä°srail’in güvenliÄŸi” zeminine taşıdığını, Türkiye’de “millici kadroların” etiketi ne olursa olsun benzer saldırılarla karşılaÅŸacağını detaylı olarak aktarıyorum. Bu cuntanın en büyük korkusunun, Refah Partisi’nin geleneksel ideolojik zemininden, önce, Ä°stanbul ve Ankara belediye baÅŸkanlıklarını alıp devamında da yüzde 22 ile “merkez-kitle partisi” konumuna yürümesinden kaynaklandığını ifade ediyorum.

Erbakan’ın “Pekiyi, ÅŸimdi ne yapmalıyız” sorusuna Altındal ile benim yaklaşımımız aynı oluyor: Siz biraz geri çekilin. Partinizin ErdoÄŸan-Gül önderliÄŸindeki genç kadrosunun yolunu açın, onlar, kitleselleÅŸmeyi güçlendirecek ÅŸansa sahipler. Engellemeyin, desteklemeyin. Akışına bırakmış görünün.

Erbakan’la vedalaşırken kendisine son sözüm -Emin Åžirin duymuÅŸ mudur bilmem- ÅŸu oluyor: Siz bu hareketin yeri doldurulamaz liderisiniz. Gölgenizin bu gençlerin üzerine vurmamasına azami gayret gösterin lütfen, sizi deviren o güçlere karşı zaman kazanmaları gerekiyor.

Aytunç Altındal hafifçe başını sallayarak bu sözlerimi onaylıyor.

Gerçekleri konuşalım, olur mu?..

Bu satırlar, bazı meslektaÅŸların 28 Åžubat’ın “siyaseten ölü portrelerinden” yeniden kahraman yaratma gayretleri üzerine yazılmıştır.

Alan Makovsky, Graham Fuller, Henry Barkey veya Morton Abramowitz... 28 Åžubat’ta karşımızda olan bu isimlerin 15 Temmuz’da aralanan perdeden baÅŸlarını uzatmaları bir tesadüf müdür, hayır!..

AK Parti’nin küresel güçler karşısında zaman kazanma sürecinin 2007 yılında dolduÄŸunu, 2008’den itibaren de düğmeye basıldığını hepimiz biliyoruz, iÅŸin geldiÄŸi son nokta 15 Temmuz’dur...

Ä°nançlı bir insanım, kadere tabii ki inanırım... Allah bana, bir kaset yayınıyla 28 Åžubat’ta milletimin başına örülmüş çorabı çözme ÅŸansı verdi, aynı kadronun kanlı darbe giriÅŸimine karşı 24 TV ekranında 7.5 saat süren “direniÅŸ yayınıyla” da ÅŸereflendirdi...

Hesap bitti mi, hayır!..

Ä°srail, Türkiye’nin “milli kadrolardan” arındırılmasına kadar kendini güvende hissetmeyecek. Siyonist mahfeller durup dururken kredi notlarımızı kırmaya, içte ve dışta yalnız ErdoÄŸan’ı deÄŸil, Türkiye’yi ÅŸeytanlaÅŸtırma programı ile üzerimize gelmeye devam edecekler. Bakın, Merkel, Hollande veya Boris Johnson gibi Ankara’ya gelip biraz yapıcı konuÅŸan siyasetçinin başına ülkesinde neler geliyor... Bunun için her yazımda “uyanık olun” diyorum, çünkü yaÅŸanmışlıklar var.

28 Åžubat sürecinde Türkiye’nin en çok oy almış partisini kapatılmaya, düne kadar baÅŸbakan olan liderini de siyasi yasaklı kılmaya mahkum eden o kampanyaların, manÅŸetlerin, medya üzerinden yürütülen algı operasyonlarının sahipleri belli... 7 Haziran 2015 seçimi öncesinde yürütülen kampanyanın sahipleri de...

Kimse bana hikaye anlatmasın: 28 Åžubat bir neo-con/siyonist destekli darbeydi, o darbede görev alan iç unsurların hepsini tanıyoruz.

15 Temmuz aynı çetenin silahlı saldırısıydı, ne tesadüf, zemin hazırlayanlar içte ve dışta aynı isimler çıktı...

Biliyorum... Şimdi telaşla ellerini yıkamaya çalışıyorlar ama imkansız, ellerine kan bulaştı...

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.